Selamlar, bu konuda düşüncelerinize sonuna kadar katılıyorum. Gerçekten çok güzel ifade etmişsiniz. Ağaç ile insanın etkileşimi çok eskilere dayanır. İnsanın ağaç ile inanılmaz bir bağı vardır. Aydın Gün’ün “Telli Kavak” şiiri bunu çok güzel anlatır. Bu bağ eskiden çok daha kuvvetliydi. Ne yazık ki artık giderek zayıflamaya başladı.
“Tohumlar Fidana, Fidanlar Ağaca” diye bildiğimiz “Yurdumda” şarkısı da özelikle bizim kuşağı ağaç sevgisi konusunda oldukça etkilemiştir. Bununla birlikte TEMA’nın çok düzenli bir şekilde uzun yıllar topluma ağaç sevgisi aşılaması toplum genelinde müthiş bir farkındalık sağlamıştır.
Tüm bunların yanında toplumda ağaç algısı giderek yanlış bir tarafa doğru evrildiğini üzülerek belirtmek durumundayım. Bunun temelinde bizlerin dünyaya sayısal değerler üzerinden bakış açısı yer alıyor. Örneğin bir ormanı yok ederek 10 bin ağaç kestiğinde karşılığında 20 bin ağaç dikilmesinin doğaya faydalı bir durum olduğu algısı var. Halbuki o 10 bin ağaçlık orman kesildiğinde yok olan çok daha fazlasıdır. Ağaçlar muhteşem bir ekosistemin sadece görünen yüzüdür. Aslında orada yok olan yüzlerce canlı türüdür. Ayrıca o ormanın ortadan kalkması bölge ekosistemine hatta bölgenin yağış rejimine nasıl etkisi olduğunu daha bilmiyoruz bile. Dahası da var. Sonradan dikilecek olan 20 bin ağaç nereye dikilecek? Dikildiği yerde büyüyecek mi? Nasıl bir ekosistem kuracak ve en önemlisi dikildiği yerin doğasına zarar verecek mi? Zarar verir mi, elbette verebilir. Eğer o ağaçlar çok güzel bir bozkır ekosistemine dikildiyse sadece o bozkırda yaşayabilen canlıların sonu gelebilir.
Sonuç olarak ağaç sevgisi çok önemlidir. Gerçekten ağacı sevmekle başlar ilk adım. Ama ağacın anlamını, dünya kültürlerindeki ve doğal yaşamdaki yerini bütünüyle görerek öğrenmeliyiz. Bu konuda ağaç hikayelerini, yakın çevremizdeki anıt ağaçları ve mitolojik ağaçları da dikkate almanızı tavsiye edebilirim.
Merhaba, Öncelikle sorunuz için teşekkür ederim. Ağaç dikmeden önce böyle bir soru sormak gerçekten çok önemli. Doğaya bir katkı sunmadan önce bu katkının gerçekten yararlı olup olmadığını iyice öğrenmemiz gerekiyor. Zira bu durum sokakta bir dilenciye para vermekten farkı olmayabilir. Bir yere para harcayarak bir destekte bulunabilirsiniz. Fakat o maddi desteğin nereye gittiğine dair bir fikriniz yoksa bu tür konularda suiistimal edilme olasılığınız çok fazladır. Ne yazık ki bu konuda güven vermeyen kurum ve kuruluş sayısı çok fazla.
İzninizle öncelikle ağaç dikimi ile biraz bilgi vermek istiyorum. Çünkü burada birkaç önemli nokta var. Bunlardan bir tanesi “Ağaç nereye dikilecek ve ileriki yıllarda bu ağaçlara bakım yapılacak mı?” sorusu çok önemlidir. Nitekim yolu Afyon, Ankara , Konya gibi bozkır habitatına sahip alanlardan geçenler mutlaka dikilen ağaçların büyümediği, hatta kuruduğu “X Hatıra Ormanı” tabelaları görmüştür. Ne yazık ki ülkemizde buna benzer çok fazla başarısız ağaç dikim girişimleri olmuştur. Bu durumun böyle olmasının ormancılık açısından pek çok teknik sebebi vardır. Kimi yerde ağaç dikmeden önce 3- 5 sene bazı çalı türleri dikmeniz gerekebilir. Kimi yerde ise toprak, yağış rejimi gibi etkenler ağaç dikimi için hiç uygun olmayabilir.
Tüm bunların yanında bozkır bir habitatın ağaçlandırılması yerine göre doğaya çok fazla zarar verebilir. Hatta bazen bir ormanın yok edilmesinin ekosisteme verdiği zarar kadar doğaya zararı olabilir. Örneğin sadece bozkır ekosisteminde yaşayan ve uçabilen en iri kuş türlerinden birisi olan toy kuşu ağaçların olduğu bir yerde yaşayamaz. Çünkü onun havalanarak uçması için tıpkı uçak gibi uzun düzlüklerde koşması gerekir. Toy gibi bozkırı tercih eden onlarca hayvan ve bitki türü vardır. O habitata yapılacak müdahale ağaç dikmek bile olsa o canlıların yaşam ortamını ortadan kaldıracaktır.
Son olarak eğer doğal bir alana ağaç dikmeyi planlıyorsanız, o bölgeye ait olmayan yabancı bir türü dikmemenizi tavsiye ederim. Eğer bu ağaç ülkemizin ağacı değilse ve istilacı bir ağaç türü ise kısa zamanda bölgedeki tüm ağaç türlerinin yerini kaplayarak doğaya çok büyük zarar verebilir.
Sorunuza geri dönersek ağaç dikimi için orman işletme müdürlükleri ve onlarla birlikte çalışan kurumlarla irtibata geçmek önemli. Dikeceğiniz ağacın dikildiği bölgeye uyum sağlayıp gelişmesi ve o bölgenin doğasına zarar verip vermeyeceğini sorgulamanızı öneririm. Ayrıca konuyla ilgili çalışan bilim insanı veya orman mühendislerinden de destek alabilirisiniz.
İleri Okuma Tavsiyesi: Anadolu Manzaraları / Hikmet Birand;
Alıç Ağacı ile sohbetler / Hikmet Birand;
Alıç Ağacının Gölgesinde Anadolu Bozkırları / Tuna Ekim-Mutlu Kart Gür
Merhabalar,
Doğa gözlemi oldukça geniş bir kavramdır. Farklı türler için özel gözlem teknikleri vardır. Bunun için bir eğitim alınabileceği gibi bir tür grubunu belirleyip yavaş yavaş gözleme başlayabilirsiniz.
Doğa gözlemine başlamak için kuşlar en çok tercih edilen ve gözlemi de oldukça keyif veren türler arasında yer alır. Eğer yakınınızda bir dere, nehir, deniz veya göl var ise önce su kuşlarından başlamanızı tavsiye ederim. Ama öncesinde mutlaka görebileceğiniz türler hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Böylece doğada ne aradığınızı bildiğiniz için gözleminiz oldukça verimli geçecektir. Bunun için Trakuş web sitesini, ve Doğadabuan kitabını rehber olarak kulllanabilirsiniz.
Yaz bahar aylarında fotoğraf makinesi, cep telefonu veya tablet kullanarak kelebek fotoğrafçılığı deneyebilirsiniz. Burada tek ihtiyacınız sabırlı olmak ve olabildiğince yavaş hareket etmektir. Sonrasında çektiğiniz kelebek türlerini rehber kitap veya web sitelerinden öğrenebilirsiniz.
Bu arada doğa gözlemi sadece tür öğrenmek üzere bir hobi değildir. Mevsim mevsim doğadaki değişimleri izleyebilirsiniz. Bunun için belirli bir park veya doğal alanı düzenli olarak izleyebilirsiniz. Özellikle şubat, mart ayları bu gözleme başlamak için idealdir. İlkbahar ile birlikte müthiş bir değişime şahit olabilirsiniz.
Tüm bunların yanında canlıların (mesela yaklaşan fırtına öncesi) değişen davranışlarını gözlemleyebilirsiniz.
Son olarak eklemeyi unuttuğum bir şey var. O da kuş sesleri. En yaygın şehir kuşlarının sesini öğrenerek onları seslerinden ayırabilirsiniz.
Kelebek bahçesi yapabilirsiniz. Doğru çiçekleri bulabilirseniz bahçenizde rengarenk kelebekler uçacaktır. Ama bunun için o bölgede uçan kelebekleri ve onların sevdiği çiçekleri bilmelisiniz. Bu konuda şehrimizdeki bir kelebek gözlemcisinden destek alabilir veya kelebek gözlemciliği kitapları ve Doğadabuan kitabı kelebek bölümünü inceleyebilirsiniz.
Bu durum aslında başka bir açıdan önemli de bir konudur. Doğal peyzaj alanına girer. Bu peyzaj düzeni bölgede kuş ve kelebek türlerini de bahçenize çekebilir. Doğal peyzaj belki de şu an bahçenizde var olan peyzaj olabilir. Ancak biz farklı peyzaj uygulamalarıyla onları yok ediyoruz.
Nitekim bitkilerin bir kısmı hali hazırda uygulanan peyzaja adeta direnerek aralardan çıkıyor. Örneğin hindiba, gelincik, papatya, yonca, tükürük otu gibi türler sürekli olarak boy gösteriyor. Fakat biz onları yabani ot olarak peyzaj düzenimizden ayıklıyoruz. Hâlbuki yabani olan bitki, dışarıdan getirilen bitkidir.
İşte biz, gerçekten yabani olanı ayıklayıp özümüze baktığımızda doğal peyzajı görüyoruz. Bu durum sadece doğal için değil küresel ısınmaya karşı iklim degişikliğine adaptasyon sağlamada da önemlidir. Bu konuyla ilgili turizimciler için yazdığım bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Merhaba,
Çok güzel bir konu bu. Benim için çok fazla çağrışım yaratıyor. İlk yaptığı çağrışım ilkokul yıllarında ait bir anı. İlkokul 2. Sınıfta diktiğimiz çam ağaçlarını aradan geçen 20 yılın ardından görmeye gitmiştim. Orta Anadolu Bozkıları'nın ortasında bir çiftlikte dikmiştik. Acaba o ağaçlar hala hayatta mıydı? Hangi ağaç türünü dikmiştik, merak ediyordum. Evet, çam ağacına benziyordu ama hangisiydi? Gidip gördüğümde çok şaşırmıştım. Her bir ağaç apartman gibiydi ve hepsi ladin ağacıydı. Bu tuhaf bir duygudu; yaşı , benim yaşına yakın, çocukluğunu bildiğim bir başka canlı türü ile aramızda ilginç bir bağ oluştuğunu hissetmiştim.
Aradan biraz daha zaman geçti. Karadeniz'de yaşı 90'nı geçmiş Metin Dede ile arkadaşlığım oldu. Vefat edene kadar 6 sene boyunca yaz aylarında sohbetlerimiz devam etti. Bahçesinde bir ladin ağacı vardı. Ağacın yaşını sordum. Ben doğduğumda babam dikmiş demişti. Ne yazık ki birkaç yıl önce o dede vefat etti. Şimdilerde ağaç onun anısını ve hikayesini hatırlatarak yaşamaya devam ediyor. Belki torunun torunu bile o ağacı görecek. Dedesinin dedesini bilen bir canlı ile ortak bir bağ kuracak. İşte tam da bundan dolayı Anadolu'da ve daha pek çok yerde ağaçlar olümsüz olarak bilinir.
Ağaç ile insan arasında gerçekten çok farklı bir bağ vardır. Bundan dolayı dünyanın hemen bütün kültürlerinde ağaç kültü üzerine efsaneler, hikayeler yer alır. Biz de böyle zengin bir kültürel birikimin içinde çocuklarımız için ağaç dikerek yer alabiliriz.
Merhabalar, Aslen Japonya çıkışlı orman banyosu doğada yapılabilecek çok keyifli ve anlamlı deneyimlerden bir tanesidir. Doğada anda kalmak istiyorum diyenler için harika bir etkinliktir. Çok kısa mesafede ve sakin bir yürüyüşle kimi zaman durarak, orman meyvelerini tattığımız, ormanı dinleyip, canlıları izlediğimiz ve ormanın muhteşem kokularını hissedilirsiniz.
“Orman Banyosu” için ihtiyacımız olan sadece sakin ve doğal bir orman. Bu ormanların en sakin köşesinin bulunması ne yazık ki ülkemizde biraz zor olmakta. Her yerde iş makineleri ve her yerde insan faktörü gerçekten oldukça zorluyor. Bu konuda Japonya'da terapi ormanları ayrılmış ve çalışmalar yapılıyor.
Orman banyosu ile ilgili birçok çalışmaya bu linkten bakabilirsiniz. orman banyosu
Merhabalar,
Öncelikle güzel bir soru. Özellikle kamp yapmak isteyip böceklerden çekinebilen çok insan var. Aslına bakarsanız herkes böceklerden çekinir. Sadece kişiye göre hassasiyet değişebiliyor. Böcekleri kendimizden uzak tutarak kamp yapabilmenin elbette bazı pratik yöntemleri var.
Ancak doğaya faydasının daha fazla olmasını istiyorsanız doğal peyzaj türleri kullanmanızı tavsiye ederim. Doğal türleri kullandığınız zaman yakın çevredeki kuş ve kelebek türlerini rahatlıkla bahçenize çekebilirsiniz. Bununla birlikte bakım açısından ve daha pek çok açıdan avantaj sağlayacaktır. Bu küçük bir bahçe de olabilir, kaldığınız bir sitenin bahçesi, çalıştığınız şirket bahçesi, belediye peyzajı da olabilir.
Biraz ona bakalım isterseniz; doğal peyzaj; Bölgenin kendi doğasında yer alan hali hazırdaki bitki çeşitliliği kullanılarak hazırlanan bir peyzaj çalışmasıdır. İklim değişikliğine uyum sürecinde su ve enerji sarfiyatını minimuma indirir. Çünkü doğal bitki örtüsü binlerce yıldır bu coğrafyaya uyum sağladığı için fazladan sulama, gübreleme ve ilaçlama ihtiyacı ortadan kalkar. İklim değişikliği nedeniyle yaşanması beklenen kuraklık gibi durumlarda peyzaj sulamasında çokça su kullanılması gerekmektedir. Doğal peyzaj türleri ile kuraklık problemi ile daha rahat baş edebilirsiniz. Doğal peyzaj ile yaban hayat yönlendirmesi yapılarak ekolojik çeşitlilik zenginleştirilir.
Mevcut peyzajda tercih edilen türler genellikle yabancı türler olduğu için bölgenin böcek türlerini cezbetmemektedir. Bu böceklerle beslenen kuşlar ve dolayısıyla diğer kelebek türleri de bu peyzajdan uzak durmaktadır. Bununla birlikte yapılan ilaçlamalar kuş, kelebek türlerini şehirden uzak tutmaktadır.
Doğal peyzaj uygulandığı zaman ise hem kentte mevsim değişikliklerini hissedebileceğiniz bir doğa hem de rengarenk kelebeklerin uçtuğu, daha fazla kuş türünün bulunduğu bir peyzaja sahip olursunuz.
Selamlar, Çoğumuz doğa için bir şeyler yapmak istiyoruz. Ama ağaç dikme ya da çöp toplama fikrinden ileriye gidemiyoruz. Herhangi bir şey yapmadan ve ne yapabilirim sorusunu sormadan önce bence önce bir nefes alıp düşünmek gerekir. Her bilgiyi dışarıdan hazır alıyoruz, bu bilgiyi ise kendimiz üretebiliriz.
Ben burada herkesin doğaya katkısının kendine özgü olacağını düşünüyorum. Nitekim herkes nasıl birbirinden farklıysa, doğa ile ilişkisi de farklıdır. O nedenle herkesin katkısı da farklı olacaktır. Doğayı korumak için bir şeyler yapabilmek için ilk adım doğa ile iletişim kurmaktır. Mesela doğa ile etkileşim kurarak onu fark etmek ve kendimizi fark etmek bu ilk adım olabilir. Bununla birlikte ben doğanın neresindeyim? Ben doğa için ne ifade ediyorum? gibi soruların yanıtını aramak doğayla ilk etkileşimi başlatabilir. Bunun için de doğada olmak ve orada doğayı daha çok duyumsayarak vakit geçirmek önemlidir.
Bu etkileşim, sonrasında bizim bakış açımızı ve hatta davranışlarımızı etkileyecektir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bakış açısı önemlidir. Mesela yere çöp atmamayı toplumun bir yönlendirmesi ile yapmakla kendi içimizden gelerek yapmak arasında çok büyük fark vardır. Doğaya bu bakış açısıyla baktığımızda doğayı korumak için kendiliğinden birçok şey yaptığımızı fark ederiz. Doğaya zararı fazla olan bir şirkette çalışıyorsak alacağımız kararları nasıl ele alacağımız doğanın az zarar görmesi açısından çok önemlidir. Tatil tercihi yaparken veya bir ürün alırken göstereceğimiz hassasiyet te bu bakış açısıyla gelişerek doğaya katkı sunacaktır.
Tüm bunların yanında doğaya doğrudan katkı sunmak için vaktiniz varsa bulunduğunuz konuma, etkileşimde olduğunuz çevrenize ve yeteneklerinize göre projeler geliştirebilirsiniz. Bu konuda özel sektörde çalıştığım zaman bir otellerde ciddi bir problem olarak gördüğüm ve çözüm üretebileceğimi düşünerek yola çıktığım bir projeyi örnek olarak sunabilirim. Kırlangıç yuvalarını bozan otellerden kırlangıç dostu otellere geçişin hikayesini bu linkten izleyebilirsiniz.