Likya Yolu Doğası
Hüseyin Çağlar İnce
Mayıs 23, 2020
Likya Yolu, Antik kentlerin ve biyolojik çeşitliliğin ülkemizde en yoğunlaştığı bir coğrafyada yer alıyor.
Medeniyetler, her zaman bereketli toprakları, canlı çeşitliliğinin yüksek olduğu alanları tercih etmiştir.
Bunun için de su gereklidir. Antik kentlerin konumlandırmasına baktığımızda yakınlarında hep bir su
kaynağı vardır. Su sayesinde toprakta verimli tarım yapılabilmiş, besin için zengin bitki ve hayvan
çeşitliliği sağlamış, kent oluşturabilecek sayıda insanlar bu bölgelerde yaşamıştır. Suyun kıymetini o
dönemde çok iyi bilen insanlar çok tanrılı yaşamlarında birçok nehire tanrısal bir yakıştırma da
yapmıştır. Örneğin Patara Antik Kenti, Eşen Çayı ile varolmuş ve çayın o dönemdeki adı Ksantos
Nehri’ydi.
Likya Yolunda bir dere kıyısı veya sulak alan kenarında oturup dinlendiğinizde sudaki canlılarla
beslenen kıyı kuşlarını ve su kuşlarını görebilirsiniz. Ormanlık alanda yürürken ilkbahara doğru
yoğunlaşan ötücü kuşlar, yolun adeta fon müziğini oluşturur. Makilik taşlık alanlarda kaya sıvacıları bir
saklanıp bir ortaya çıkan ötleğenleri görebilirisiniz. Gece çadırınızda alacabaykuş, ishak kuşu, kukumav
ve çoban aladatan seslerini duyabilirsiniz.
Likya Yolu’nda yürüdüğünüzde sizleri tarihle sarmalanmış bir doğa bekliyor. Karşınıza çıkan bir ağacın
antik dönemden günümüze uzanan bir hikayesi bu yolun mekan ruhunu hissettirebiliyor. Örneğin
defne ağacı, Apollon’un Daphni’ye olan platonik aşkını simgelerken günümüzde Şifa dağıtan bir tenel
yağını, Akdeniz ülkelerinde yemeklere lezzet veren bir aromayı bizlere verir. Yürürken görebileceğiniz
keçiboynuzu, mersin, çınar, sedir, ardıç gibi bir çok ağacın da binlerce yıldır anlatılagelen hikayeleri,
efsaneleri vardır.
Yolda yürürken rakım yükseldikçe canlı türleri de değişir. Deniz seviyesinden 700 – 800 metreye kadar
kızılçam ve makinin oluşturuduğu bölgeler yukarılarda kendini ağırlıklı olarak önce karaçama sonra
sedire, ardından ardıca ve sonrasında yüksek dağ bozkırlarına bırakır. Buralarda yaşayan kuş, kelebek,
memeli ve sürüngen türleri de buna göre değişiklik gösterir.
Likya yolunun ılıman havası, neredeyse 11 ay boyunca kelebekleri uçuşurken görmenizi sağlar. Bu
coğrafya da bulunan kelebek çeşitliliği Avrupa’nın bir çok ülkesinin sahip olduğu kelebek sayısından
fazladır. Kelebek gördüğünüzde onu yavaşça takip ederek yaklaşırsanız çok güzel fotoğraflarını
çekebilirsiniz. Tabii bu yaklaşma, uçuşan bir kelebekte biraz sabır gerektirir.
Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi endemik bitkilerin Avrupa’da en yoğunlaştığı bölgelerden
birisi olmasıdır. Bu nedenle çok hassas ve bize miras bir coğrafyadır. Bu yolda rastgele çiçek toplamak
o çiçeğin yeryüzünden silinmesine neden olabilir. Bazı türler o kadar hassastır ki toplamda yer
yüzünde 20 -30 bireydir. O türler yok olduğunda aslında kendi kıyametlerini yaşarlar.
Doğada yapacağınız bu yürüyüşlerinizde onu daha yakından izlemek için vakit ayırmanızı tavsiye
ederim. Beş dakika sessizce durduğunuz zaman dahi etrafta sakalanan kuşların ortaya çıktığını
sizlerde görebilirsiniz.
Hüseyin Çağlar İnce
Biyomühendis